25 Ekim 2020 Pazar

Atatürk'ün Söylediği Birbirinden Güzel Sözleri

Atatürk'ün söylediği; bugünü anlatan sözlerini, tarihe kazanan birbirinden güzel sözlerini bu başlık altında bulabilirsiniz. 


Atatürk'ün Söylediği Birbirinden Güzel Sözleri


Ya istiklal, ya ölüm.


Bütün ümidim gençliktedir.


Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse bilimi seçin.


Bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır.


Ben sporcunun çevik ve namuslusunu severim.


Egemenlik verilmez, alınır.


Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.


Bir milletin medeniyetini ölçmek istiyor musunuz? Kadınlarına nasıl muamele edildiğine bakınız.


Beni ne zaman görmek isterseniz aynaya bakın. Siz Türk çocukları benim bir parçamsınız ve bende sizin.


Beni olağanüstü bir kişi olarak yorumlamayınız. Doğuşumdaki tek olağanüstülük Türk olarak dünyaya gelmemdir.


Bir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.


Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.


Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.


Din gibi temiz bir duygu, politika gibi kirli oyunlara alet edilemez. Din; ait olduğu yerde, temiz vicdan sahnesinde yaşanmalıdır.


Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için, en hakiki mürşit bilimdir, fendir.


Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin gerektirdiği şeyleri yapmaz, itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur.


Bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve her ulus kişisinin kafasına koyacağız. Bilim ve fen için kayıt ve şart yokur.


Türk gençliği amaca, bizim yüksek ülkümüze, durmadan, yorulmadan yürüyecektir.


Akıl ve mantığın halledemeyeceği mesele yoktur.


Bir milletin kültür düzeyi üç safhada; devlet, düşünce ve ekonomideki çalışma ve başarılarının özüyle ölçülür.


Bir millet eğitim ordusuna sahip olmadıkça, savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin, o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi ancak eğitim ordusuyla mümkündür.


Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız.


Bir millet zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür.


Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküş vardır. Her ilerleyişin ve kurtuluşun anası hürriyettir.


Medeni olmayan insanlar, medeni olanların ayakları altında kalmaya mahkumdurlar.


Ben icap ettiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk Milletine canımı vereceğim.


Hiçbir şeye ihtiyacımız yok, yalnız bir şeye ihtiyacımız vardır; çalışkan olmak!


Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.


Milletimiz her güçlük ve zorluk karşısında, durmadan ilerlemekte ve yükselmektedir.


Taş kırılır, tunç erir ama Türklük ebedidir.


Cehalet yenilmesi gereken en büyük düşmandır.


En büyük savaş, cahilliğe karşı yapılan savaştır.


Vatana ihanetin nedeni olmaz. Er yada geç bedeli olur.


Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklale timsal olmuş bir milletiz.


Devrimin amacını kavramış olanlar sürekli olarak onu koruma gücüne sahip olacaklardır.


Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz.



Atatürk'ün Söylediği En Güzel Sözler


Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır.


Başarı, tüm ulusun azim ve inancıyla çabasını birleştirmesi sonucu kazanabilir.


Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.


Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. 29 Ekim 1923


Bir kelime ile ifade etmek gerekirse, diyebiliriz ki yeni Türkiye Devleti bir halk devletidir; halkın devletidir. Mazi kurumları ise bir şahıs devleti idi, şahıslar devleti idi.


Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir.


Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır. Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır.


Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilmin rehberliğini kabul ederlerse manevî mirasçılarım olurlar.


Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.


Kadınlar,erkekler kadar,hatta onlardan daha iyi eğitim görmeliydiler. Çünkü erkekleri de yetiştiren onlardı.


Büyüklük, memleketin mutluluğu için ne gerektiğini kestirmek ve bu amaca doğru yürümekten başka bir şey değildir.


Çalışmak demek, boşuna yorulmak, terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü uygar buluşlardan azami derecede istifade etmek zorunludur.


Uygarlık yolunda başarı yenileşmeye bağlıdır. Sosyal hayatta, iktisadi hayatta, ilim ve fen sahasında başarılı olmak için yegane gelişme ve ilerleme yolu budur.


Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar. Bir millet, zenginliğiyle değil, ahlak değeriyle ölçülür.


Eğriyi kendinde arayan, doğruyu kendinde bulur.


Müslümanlık, gücünü tartışmadan değil, baskıdan; düşünce özgürlüğünden değil, kayıtsız şartsız itaatten alırdı.


Köylü memleketin efendisi durumuna gelmedikçe, Türkiye’de gerçek bir ilerlemeden söz edilemez.


Mustafa bir kahraman tavrı takınarak annesine, "Ben asker olarak doğdum, asker olarak öleceğim." dedi.


Yıllar sonra Mustafa Kemal, doğum tarihini soranlara 19 Mayıs 1919 derdi.


Yunanlıların kazandığını görmektense, gök kubbe başımıza yıkılsın, daha iyi!


Yunanlılar denize dökülmeden önceki ilk saldırı emri : "Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz'dir! ileri!"



Atatürk'ün Tarihe Kazınan Sözleri


Mustafa Kemal irade zayıflığıyla değil, isteyerek içiyordu. Alkol hoşuna gider ve ona iyi gelirdi. İçtiğini kimseden gizlemez, ikiyüzlü davranmaktansa, herkesin bilmesini daha doğru bulurdu.


Toplantıya kadın öğretmenleri çağırmışsınız. Peki,onları ne diye erkeklerden ayrı oturttunuz? Kendinize mi güveniniz yok,yoksa bu hanımların namusundan mı şüphe ediyorsunuz? Bir daha kadınların ayrı tutulduğunu duymayayım.


Mustafa Kemal hatıra defterine, "Dört aydır ilk olarak, az çok temiz bir havayı içime sindiriyorum." diye yazdı. Çünkü Arıburnu ve dolaylarında teneffüs edilen hava, çürümüş insan cesetlerinin kokusuyla dolmuştu.


Adana'dan hemen trene atlayıp İstanbul'a gelen Mustafa Kemal, önayak oldu. Onun bu gelişi İngiliz donanmasıyla aynı zamana rastlamıştı. Bu manzara onu ilkönce kızdırdı, sonra da filozofça bir düşünce yürütmesine yol açtı: "Gelirler; ve bir gün, geldikleri gibi giderler."


Genç subaylar, "İhtilal uğruna can vermek" gibi isteklerle coşmaya başlamışlardı. Gerçekçi Mustafa Kemal, onları bu rüyadan uyandırdı. Sert bir çıkışla, "Amacımız ölmek değil, ihtilali başarıya ulaştırmak ve düşüncelerimizi gerçekleştirmektir. Bunları halka benimsetmek için de, yaşamak zorundayız," dedi.


Bir defasında diktatör olduğunu kabul ederek, bu diktatörlüğü şöyle tanımladı: "Ama ben Mısır firavunları gibi ehramlar yaptırmadım, halkı kendim için çalışmaya zorlamadım, bir düşüncenin kabulünü istediğim zaman onları kırbaçla tehdit etmedim. İlkönce bir kongre toplar, yapacağım şeyleri halkla tartışırdım. Tasarılarımı ancak milletin onayını aldıktan sonra uygulardım. Erzurum ve Sivas kongreleri ile Büyük Millet Meclisi bunun canlı örnekleridir."


Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem hanımlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.


l.Dünya savaşını bitiren mütarekenin ardından

"Alman ve Türk subaylarının ayrılış toplantısında bir Alman generali geçmişteki silah arkadaşlıklarını öven konuşmasını, "Yenildik!" diye bitirdi. "Bizim için her şey bitti artık."

Mustafa Kemal ise demecine, "Savaş, müttefiklerimiz için bitmiş olabilir. Ama bizi ilgilendiren savaş; İstiklal Savaşımız, ancak şimdi başlıyor." diye son verdi.


Bütün ilerlemeler, insan fikrinin eseridir. Fikri harekete getirmek, birinci işimiz olmalıdır. Bir kere millet benliğine hakim olsun ve düşünebilsin, yeter! Başlangıçta hatalı düşünse de, az zaman sonra bu hatayı düzeltebilir. Fikir bir kere faaliyete başladı mı, her şey yavaş yavaş düzene girer ve düzelir. Fikrin serbest hareketi ise, ancak bireyin düşündüğünü serbest olarak söylemek, yazmak ve verdiği karara göre her türlü girişimde bulunmak serbestisine sahip olmakla mümkündür.


İki Mustafa Kemal vardır: Biri ben, et ve kemik, geçici Mustafa Kemal... İkinci Mustafa Kemal, onu "ben" kelimesiyle ifade edemem; o, ben değil, bizdir! O, memleketin her köşesinde yeni fikir, yeni hayat ve büyük ülkü için uğraşan aydın ve savaşçı bir topluluktur. Ben, onların rüyasını temsil ediyorum. Benim teşebbüslerim, onların özlemini çektikleri şeyleri tatmin içindir. O Mustafa Kemal sizsiniz, hepinizsiniz. Geçici olmayan, yaşaması ve başarılı olması gereken Mustafa Kemal odur!


Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, huzur ve iyi geçim olmazsa, bir millet kendisi için ne yaparsa yapsın, huzurdan mahrumdur.


Türkiye’nin güvenini amaç edinen, hiçbir başka ulusun aleyhinde olmayan bir barış yolu, her zaman bizim ilkemiz olacaktır.


Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.


Ulusun yaşamı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir.


Memleket işlerinde, millet işlerinde, gerçek işlerde duyguya, hatıra, kardeşliğe ve dostluğa bakılmaz.


Tam bağımsızlık denildiği zaman, doğal, siyasal, mali, adli, askeri, kültürel ve her alanda tam bağımsızlık anlaşılır.


Türk gençliği, sağlıklı yetişip spor yaparsa ulusumuzun geleceği güvence altındadır.


Açık ve kat'i olarak söyleyeyim ki, sporda muvaffak olabilmek için her türlü yardımdan ziyade, bütün milletce sporun mahiyetinin ve değerinin anlaşılmış olması gerekmekte, onu kalpte muhabbet ve vatani bir vazife olarak telakki eylemek lazımdır.


Bağımsızlıktan yoksun bir ulus, uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz. Bilelim ki, milli benliğini bilmeyen milletler başka milletlerin avıdır.


Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.


Ben, 1919 yılı mayısı içinde Samsun'a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu. Yalnız büyük Türk milletinin soyluluğundan doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte ben bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım.


Ben onları affederim, çünkü kalbim vardır; onlar beni affetmezler, çünkü kalpsizdirler.


Diktatör, insanların iradesini baskı altına alan ve onları itaate mecbur bırakan kimsedir. Ben, kalpleri kırmak değil, kalpleri kazanmak isterim.


Dünya yüzünde gördüğümüz her şey kadının eseridir.


Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini boylamasını istiyorum. Hükûmetini ayakta tutmak için dini kullanmaya gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir. Âdetâ halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini, gerçeğin emirlerini ve bilimin öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler. Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.


Çocukken fakirdim. İki kuruş elime geçince bunun bir kuruşunu kitaba verirdim. Eğer böyle olmasaydı bu yaptıklarımın hiçbirini yapamazdım.


Bu sayfadaki sözlerde hoşunuza gidebilir.